Karmaşık bir Sarmaşık

bazen hayatta bir olay yaşarsınız. Tamam bitti artık benim için dersiniz, çünkü tahammül sınırınız artık aşılmıştır ama hala sevdiginiz şey için  umudunuz oldugunu bu yüzden sabretme sınırınızı biraz daha  zorlamanız gerektigini düşünürsünüz. Çünkü elinizde iyi bir şey var ve bu güzel şeyi kaybetmek istemiyorsunuz. Sabrediyorsunuz... Sabrediyorsunuz... Taşa takılsanız bile yolda canınız acısa da kalkıp güçlü olmaya çalışıyorsunuz. Ama farkında degilsiniz belki her taşa takıldıgınız da düşüp canınız yanıyorsa ki kalkarken de azalmış olan gücünüzden biraz daha güç kaybına girişiyorsanız, yolun sonunu göremeden ortasında yıgılıp kalırsınız. Zorluyorsunuz dur kendinizi çünkü öyle bir umudunuz var ki yolun sonunda mutluluk gözüktügünü hayal ediyorsunuz. Ama dışardan gelen itici kuvvetlerle canınız yanıyorsa işte o zaman direnme gücününüz daha da azalır. Çünkü insan bir nitelige baglı umudu varsa ve dışardan gelen itici güçlerin dayanılmaz acısına katlanamaz hale gelebilir. Sonunda yolun sonuna dogru baktıgında mutluluk yerine umutsuzluk görebilir.


"nereye dogru niçin gidiyorum ben?"


sonra elindeki sevdigi iyi olan ve güzel şeye bakar. İçini ısıtacak ona güç ve can verebilecek bir enerjiyi hissettginde itici güçlere karşı direnci daha fazla olur çünkü dayanagı elinde güzel şeydir. Umudu odur ve ulaşacagı mutluluk yerinde paylaşacagı şey onunladır. Ama o sevdigi iyi ve güzel olan şey eger artık ona sıcaklık vermiyor daha çok onu yaralıyorsa.... 


soruyu insan kendisine yineler... 


"Bu hayatta nereye dogru, niçin,kiminle ve kimin için gidiyorum?"