Terapi Üzerine...





Hayatı anlamak bazen kendimi anlamaktan geçiyor. Kendimi anlayabilirsem,çevremi de anlayabilirim belki de. Sorun bende, farkındayım. Dışarıya neden böyleyim? Çok sorguluyorum, neden? Her şeyi ayrıntısını ve fazlasını neden istiyorum? Çok geç gülüm... Her şey için çok geç... (mi?) 

Ben Mona Lisa portresi... içimde gizli bir köşesi. Dudaklar gülse bile, Gözlerdeki hüzün gizli...

Yeter! Sabretmek çare değil, sabır bir yere kadar.

Topla kendini topla düzelecek her şey.
DÜZELECEKSİN!
Bu çok bu zor değil.
Yeter ki kendine güven.
Emin ol düzelecek her şey...

Yorgun savaşçı gibiyim şu günlerde, nedendir bilmem soğuk rüzgar yüzüme doğru vuruyor. Sertliğini hissediyorum, hem de hiç hissetmediğim kadar. Bu soğukluk içimi titretiyor. Vücudumdaki ısıyı bile düşürüyor. Yapraklar rüzgar eşliğinde dans ediyor gözümün önünde… Bir ağaç yeşilken, diğer ağaç ise çökmüş, yaprakları bir bir gözyaşı gibi dökülüyor. Rüzgar çok sert, gözyaşlarım buna dayanabilir mi bilemiyorum. Gördükçe hüzünleniyorum. ‘’Yeniden yeşereceksin!’’ diye söylüyorum içimden… Duymuyor beni, dalmış hüzünlü hüzünlü yapraklarına doğru bakıyor, ‘’ne zaman geçecek’’ diye düşünüyordur belki de. ‘’Ne zaman kendimi toparlayacağım?’’ … Her şey için zamana ihtiyacımız var. Kendimizi yenilemek için zamana ihtiyacımız var.
Sadece sert rüzgarın geçmesini beklemek yeterli…
Degil mi?
Yoksa nasıl hayata tutunabiliriz ki?