Karmaşık bir Sarmaşık

bazen hayatta bir olay yaşarsınız. Tamam bitti artık benim için dersiniz, çünkü tahammül sınırınız artık aşılmıştır ama hala sevdiginiz şey için  umudunuz oldugunu bu yüzden sabretme sınırınızı biraz daha  zorlamanız gerektigini düşünürsünüz. Çünkü elinizde iyi bir şey var ve bu güzel şeyi kaybetmek istemiyorsunuz. Sabrediyorsunuz... Sabrediyorsunuz... Taşa takılsanız bile yolda canınız acısa da kalkıp güçlü olmaya çalışıyorsunuz. Ama farkında degilsiniz belki her taşa takıldıgınız da düşüp canınız yanıyorsa ki kalkarken de azalmış olan gücünüzden biraz daha güç kaybına girişiyorsanız, yolun sonunu göremeden ortasında yıgılıp kalırsınız. Zorluyorsunuz dur kendinizi çünkü öyle bir umudunuz var ki yolun sonunda mutluluk gözüktügünü hayal ediyorsunuz. Ama dışardan gelen itici kuvvetlerle canınız yanıyorsa işte o zaman direnme gücününüz daha da azalır. Çünkü insan bir nitelige baglı umudu varsa ve dışardan gelen itici güçlerin dayanılmaz acısına katlanamaz hale gelebilir. Sonunda yolun sonuna dogru baktıgında mutluluk yerine umutsuzluk görebilir.


"nereye dogru niçin gidiyorum ben?"


sonra elindeki sevdigi iyi olan ve güzel şeye bakar. İçini ısıtacak ona güç ve can verebilecek bir enerjiyi hissettginde itici güçlere karşı direnci daha fazla olur çünkü dayanagı elinde güzel şeydir. Umudu odur ve ulaşacagı mutluluk yerinde paylaşacagı şey onunladır. Ama o sevdigi iyi ve güzel olan şey eger artık ona sıcaklık vermiyor daha çok onu yaralıyorsa.... 


soruyu insan kendisine yineler... 


"Bu hayatta nereye dogru, niçin,kiminle ve kimin için gidiyorum?"
Şimdi ne düşünüyorum biliyor musunuz? Denemek için her şeyinizi bir kenara bırakıp bambaşka şeyleri yapmaya karar verir misiniz? çılgınca şeyler... hayal ettiginiz. hiç yapamam dediginiz. ben düşünüyorum...

şuanda kulagımda müzik çalarken kendimi bir şelalenin en üstünde o şelaleden atlamayı düşünüyorum...
kulagımda ki müzik gibi yavaş yavaş aşagıya süzüldügümü, rüzgarı yüzümde, saçlarımın arasında parmaklarımın arasında hissettigimi düşünüyorum. atlarken korkudan kapanan gözlerim bir süre sonra açıldıgını, gördügüm manzara karşısında kendime güvenimin yerine geldigini düşünüyorum. küçük küçük hayvanlar görüyorum, şelalenin sesi güvenimi arttırıyor süzülmenin verdigi huzuru hissettiriyor. kimsenin olmadıgı yer burası. dünyada bir yer ama öyle bir an ki... huzur dolu. gülümseten bir an ve hayatım boyunca unutamayacagım bir an. dünyada böyle bir yer başka nerede var ki? insanın olmadıgı sadece kendini buldugun, kendi kalp atışını dinledigin, çevreyi de hissedebildigin dünyada başka nerede var? etrafımı bina kaplıyor, insan trafiginde boguluyordum. ama şimdi... düşünüyorum. küçük odamda loş ışıgımda düşünüyorum ve atlamanın verdigi huzuru hissetmeye çalışıyorum.

yanlış anlamayın... intihar degil bu. sadece paraşütle atlama.

uzun zamandır bloga yazmıyordum.
bu zamana kadar da yazdıklarımı paylaşıcam. çünkü yazmak ve okumak benim hayatım.
ben felsefeciyim. düşünmek, insan olmak benim hayatım.
benim hayatım. küçük bir oda da şelale yaratmak ve oradan atlamak.

ve işte bu...

terapi üzerine...

düşüncelerle oluşan bir blog....

(yazım hatalarını sonra düzelticegim.)

Düş Düşünceleri





       Gece; soğuk ve karanlık... Ağaçlar rüzgarın sayesinde fısıldaşıyorlar. Gece hakkında sürekli düşünüyorlar, korkuyorlar, dedikodu yapıyorlar sanki...''gündüzü daha çok seviyorum'' diyor kimi, kimi de; '' gündüz daha eğlenceli, güneş ışığı, kuşlar,böcekler her tarafta ve mis gibi kokan bizler.''
      Gece; soğuk ve yalnız... Hepsinden en güçlü, en yüce, en gururlu, en duygusal olan...Çünkü o yalnızlığın ne kadar iyi olduğunu düşünerek yaşıyor.Eğer gündüz gibi olsaydı, hep saçma sapan neşe dağıtmaya çalışan, sevimli gözüken, ağaçların isteklerini doğanın isteklerini durmadan yerine getirmek için uğraşırdı. Yani, çevresinin altında ezilir, bir köle gibi olurdu. Tabi ki daha çok sevilen bir nitelik olabilirdi. İnsanlar bile geceye tapardı. İşlerini gece yaparlardı, gündüz uyurken gece hayatlarını yaşarlardı. Çünkü içleri huzurla doldururdu gece, gündüzün ışıkları yerine...
       O zaman hiç kendisi olamazdı. Yalnızlığıydı onu o yapan... Yalnızken doğanın, evrenin düşünmesine izin verir, kendisi susar ve evren konuşur. Sesini çıkartmadan ağlar. Kimse duymadan, hissetmeden kendine gelmeye çalışır. Ağaçları dinlerken kalbi kırılsa bile, Gece kendisinin soğuk ve yalnızlıgı üzerine gurur duyar. Bununla avunur.Çünkü kimse anlayamaz, zor olanı başarıyordur. Tek başına yaşamayı, kimseye aldırış etmeden... 
       Hiçbir insan gece kadar asil olamaz. İstese bile olamaz. En sonunda ağaçlara döner ve '' aranıza katılabilir miyim?'' der. Sonra da gündüzün kanatları altında köreliriz...


Gece... Gündüzün gelmesini bekler... 


Dehşet, habersizce gelir ve duygularımızı nedensiz kötü haber hisleriyle tüketir. Hiç dehşete düştün mü? Korkudan bahsetmiyorum. Korku anlıktır. Korku, tehlikeyle karşılaştıgında ortaya çıkar. Silahlı bir soygunda, evinde bir yabancı olduğunda... Ben dehşetten bahsediyorum. Dehşet kalıcıdır. Seni kemirir. Onu görmezden gelemezsin. Geçmez. Çünkü bu dehşettir. Yapamayacağın bir şey hakkında seni endişelendirir. Dehşet işini etkileyebilir, evini, bütün kişiliğini değiştirir....
Umut, dehşet gibi sık sık habersizce gelir ve sonra şükür ki bizi mest eder ve duygularımıza nedensiz haz hissi ve iyimserlik aşılar. Umut yukarı, dehşet aşağı. Sanırım hayat bunların arasında bir şey.

ALINTIDIR. (medium dizisinden)

Yolculuk nereye?



çöküyorum yine.
başladım yolda yürümeye.
gelip geçici dedigim her şey kalıcı olmaya başladı.
her şey degişiyor. Her şey.
evren,dünya,insanlar,kişiler...
insanlar...
ve ben.
boşlukta gibi her şey. 
zaman kavramı olmayan, sonsuz.
ama bu sonsuzluk eksi yönlerde.
sebebini bilmedigim susus kalmış dudaklarımdan
çıkan son cümlelerimde.
ve ben.
gerçekten ben.
her şeyin başlangıcı ve sonuncusu olan insan.
yoklugu ile varlıgı hiç belli olmayan.
sessiz sedasız köşe de duran agaç gibi.
yıllarca aynı yerde olmasına ragmen
çok şeyi gören, yıllanan, yıpranan 
agaç gibi ben
içimde kalbimde her şey.
sonsuz çöküşün ilk adımları.
hep karamsar uzlaşımlarla.
yolda yürümeye devam.
yolun sonunu görene kadar...
belki o zaman 
gülümserim.