Sen, ben kimiz ki?


 
            Bazen öyle anlar gelir ki dibe battığımızı hissederiz. Kurtarıcımız yoktur hayatta. Tek çare sizsinizdir. Umudunuz iyice yıpranmış sessizce beklemekten başka düşünceniz yoktur. Ne yi bekliyoruz ki? Ayrıca hayat her zaman bu kadar zor olmak zorunda mı? Evet, zorunda yoksa ona hayat diyemezdik. İnsan tam yeşermeye başlayacağı sırada, karanlıktan çıkmaya çalıştığı sırada yine bir hayat vurgunu ve yine bir dibe batış… Sorun toplumsal olmakta mı? Sorun sadece dibe batan kişi mi? Yoksa topluma bağlı yaşamak insanların içindeki yalnızlık olmak mı? Çok soru, çok sorun ama cevap ve çözüm yok. Sonsuzluk belirtisi içindeki hal, fakat insanın ömrü buna yetmez. Hep dipte yaşanmaz. “biliyorum, farkındayım” cümlelerle de sorun çözülmez. Ya mahkûmuz yalnızlığa ya da toplumun kölesiyiz. Kendi arzularımızın tatminliği değil, başkasının arzularını tatmin etmenin köleliği için mi buradayız? Amacımız ne? Para kazanmak mı? İyi bir eş olmak, iyi bir anne-baba olmak, ferrariye sahip olmak mı? Ya da ferrarisini satan bilge olmak mı? İnsan umudunuz yitirmişse hiçbir şekilde yeşeremez. Aşk, para, bilgi hiçbir şey yaşama isteğinin önüne geçemez. Öncelikle insan yaşamak istemeli ki ardı gelsin.

Kant üzerine - İyi ve kötü maksimler


            



             Kant için insan doğduğunda ne iyi ne kötüdür. Nötr bir haldedir. Ona göre insan iyi maksimler aldığında iyi olur, kötü maksimler aldığında ise kötü olur. Yani; insan büyüdükçe çevresine göre şekillenir. Eylemleri de ona belirlenir. Kant için iyi ve kötü maksimleri almak insanın elindedir.
            Gerçekten de insanın düşünceleri çevre koşullarına bağlıdır. Ahlak yasasına uygun davranıp davranmamak da insanların düşünceleri ile devam eder. Ödev gerektiren buyruklara uyulduğunda insan iyi maksimleri de kendisinde barındırmış olur. Örneğin; yalan söylemek kötü bir şeyse ve kişi doğru olan bir şeyi yapıyorsa iyi maksimi öğrenmiş ve davranışı da iyi olur. Kötü eylem de bunun tersidir. Yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu bilen bir insan bile bile ödevin gerekliliğini getirmiyorsa kötü maksimi içinde barındırıyor demektir. Ahlak yasası toplum düzeni ile ilgilidir. insanların da iyi kötü maksimler sonucu bu yasaya uyması zorunludur. Bu sayede insanlar başkalarını öldürmenin, hırsızlık yapmanın iyi bir şey olmadığını bilir. İyi maksimleri taşıyan insanlar, yaşanılacak bir toplumda yaşamanın koşulunun gerekliliğini bilirler.
            
*Kant okumalarımın devamı ile bu yazıya devam edeceğim.