sorunlar... sorunlar ...sorunlar. 21 yaşındayım ve sorunlar o kadar çok ki. kendi sorunlarım yetmiyormuş gibi çevremdeki insanların sorunları da kendi sorunum oluyor. kaçış yolu çevremdeki kişilerin sayısını azaltmak farkındayım ama gün geçtikçe zaten kişi kendine de hayata da çevresine de yabancı hale geliyor. bir gün gelecek en çok sorunu yaratan kişi belki de ölecek, belki kaza geçirecek bilemem. bildigim tek bir şey var sorunlar var ve hayatta olduğum sürece sorunlar var olmaya devam edecek. çünkü insanın kendisi bir sorun. dogada bir sorun, kendine bir sorun. sürekli bir şeyler üreterek, tüketerek bir durum içinde yaşıyoruz. kapital düzenin içinde kişi eriyip gidiyor. bunu da biz yarattık. içinde tükenen yine biziz. ayakkabım olsun diye yemek yemiyorsam, su içmiyorsam, kendi oluşumumda varlığımdan bir şeyler eksilmezmi? su içmezsem yemek yemezsem yaşayamam. ama artık öyle bir durumdayiz ki istedigim ayakkabıyı almadan yaşayamam durumuna düşüyoruz. bu neden böyle? maddi şeylerin üstesinden neden gelinemiyor? insan neden hep fazlasını istiyor? bu isteme konusunu hep kadınlara yüklerler. neydi sorun: kadına dünyayı versen yine içinde eksik bir şey bulur. insanlar yüzyıllardır dünyanın içinde ve hala eksik şeyleri buluyoruz. dünyanın bütünlügünü ararken parçalara ayırıyoruz. moda, bilim, felsefe, din, ahlak... insan yaratımı. dünya hep degişiyor deniliyor. bence degişmemiş. yüzyıllardır aynı insan aynı düzeni var. Antik yunanda ne ise o'yuz. dünya degişiyor evet kendi etrafında ve güneşin etrafında dönerek mevsimlerin oluşmasında evet dünya degişir denilir. ama insan dünyayı degiştirmedi daha çok bok çukuru haline geldi. bana sorsalardı buraya gelmek istermiydin diye. fırlatırlmışız ya dünyaya. istemezdim heralde. ama ilginç olan şey sorunların varlıgı. sorunlar insanı güçlü kılan şeyler. insan işte başka derdi yok sorun yaratmaktan başka. nerden geldim şimdi gece gece buraya. kendi sorunumdan evrene açıldım. felsefe işte böyle bir şey.