Kant'a göre güzellik


 

Güzeli güzel olarak tanımlamak için öncelikle güzeli zaman ve mekan içinde bulunması gerekir. Bu da duyumsallığı mümkün kılar. Deneyimlediğimiz şey andır, o halde güzeli deneyimlemek de anın içindedir. Nasıl nefret üzerinde fenomenlerimiz varsa güzel içinde böyledir. Nefreti zaman içinde nedenli bir şekilde hissediyorsak, güzeli de zaman içinde nedenselli olarak güzel diyebiliriz.
            Güzelin fenomenal oluşu doğaya tabi oluşudur. Akla tabi oluşu ise benim zihnimde oluşudur. Kant’a göre Numenal alan fenomenal alanın zıttı olmasına rağmen güzelin fenomenal görüntüsü ve verdiği haz numenal alana işler. Böylece güzele olan hoşlanma yada hoşlanmama durumumuz devreye girdiğinde bilgi ile arzulama yetimiz devreye giren yeti sayesinde bağı kurulur. Bu yetileri bağlayıcı halka Kant’a göre bilme yetileriydi ve bunu da yargı gücü numenal ve fenomenal alanı bağlar.
            Kant’a göre bilim insanı doğada bir amaç varmış gibi yasa bulmaya çalışır. Güzel olan estetik düşünsel yargıları içerir. Burada güzel olanın amacı bilme yetileri ile uyumu olduğu ortaya çıkar. Nasıl bir meyve yediğimizde onun tadı kokusu vs hakkında düşüncelerimiz varsa güzel dediğimiz fenomenal alana tabii olan nesne içinde düşüncelerimiz vardır. Buradan da hayal gücü devreye girer ve güzellik kavramı ortaya çıkar.
            Karacaoğlan ‘ın “ben güzele güzel demem güzel benim olmadıkça” sözü bir içsel sahiplenmeyi göserir.Bir “ben”lik söz konusudur. Egoizmi içerir. Ayrıca Karacaoğlan “güzel ne güzel olmuşsun görülmeyi görülmeyi ” diyerek fenomenal olana işaret eder. Egoizmin olduğu yerde de “ kedi uzanamadığı cigere murdar der” durumu ortaya çıkar. Egoizm sahibi olarak kedinin yaptığı davranış gibi düşünürsem, o şeylerin sahiplerine bir şekilde negatif enerji göndermeyi sağlarım. Benim sahip olamadığım şeylere sahip olanlara duyduğum nefret bu kişileri yıpratacak ve benim onların karşısındaki ezikliğimi belli bir oranda da olsa hafifletecektir. Eğer o şey benim olsaydı bu eksikliği belirtmezdim. Burada da çıkar söz konusudur.
            Egozimin fenomenal alanda tabi oluşuna diğer bir söz Aşık Veysel’e aittir:
 “ güzelliğin on par etmez bu bendeki aşk olmasa.” Burada söz konusu olan bence bir beyin algısıdır. Yani kime, neye göre güzel algısıdır. Karşımdaki nesne ya da kişi güzel olduğu için değil, bende ki aşkın onu güzele çevirmesi ile ilgilidir. Burada da bir çıkar söz konusudur. Çünkü nesne ya da kişinin güzel oluşu benim algıma bağlıdır.
            Bu yüzden Kant’a göre egoizmi irdeleyen ve içinde çıkar söz konusu olarak isteme, akla seslense bile güzel olan şey onun için güzel değildir. Kant için güzel olan; zaman ve mekan içinde anı deneyimleyerek, eğilimsel beklenti olmadan, evrensel olarak haz veren, amaç tasarımı olmadan, zorunlu olarak biçimiyle haz verendir.

2 Yorum:

gayet başarılı bir yazı olmuş ödevime çok yardımcı oldu teşekkür ederim.

 

Çok karanlık ve anlasilir degl

 

Yorum Gönder